Çağımızın üretimi, sahadaki fiziksel ve kimyasal verilerin ölçülmesi, verilerin ana sistemlere aktarılması, üretim süreçlerini sürekli iyileştirilmesi ve geliştirilmesi esasına dayanıyor.
Süreçlerin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi makine ve sistemlerin işleyişine sıkı sıkıya bağımlıdır. Bu açıdan baktığımızda, akıllı saha sensörleri, teşhis edilen verilerin hatalar oluşmadan sistemin uyarılması, önleyici kestirimler, önleyici bakım-onarım ve süreçlerin hatasız işlemesinin güven altına alınması gibi katmanları artan, karmaşıklaşan, makine ve sistem arasındaki bağımlılıkları yaygınlaştıran ve yoğunlaştıran gelişmeler giderek önem kazanıyor.
Makine-donanım üreten ülkelerin, kendi konumlarını koruma ve güçlendirme istemeleri, politikalar geliştirmeleri işin doğasında var. Başkalarının ne yaptığından çok, bizim ne yapmamız gerektiği üzerine odaklanmalıyız. Gelişmelere uyum göstermek için çabalayan bizim gibi toplumlarda ise gündem daha farklı ve kapsamlı. Türkiye’de makine üreticilerinin gündemine ilişkin düşündüğümüzde atılması gereken adımları beş noktada toplayabiliriz :
1- Sektörde entelektüel temel oluşturma: Makine üretimi gibi çok katmanlı teknolojiler içeren, karmaşıklığı artan, üretim ve kullanma aşamasında karşılıklı-bağımlılıkları değişen, oluşturdukları ağ farklılaşan bir sektörde gelişmeleri derinliğine izleyen, eş zamanlı olarak üreticiyi bilgilendiren bir entelektüel baz oluşturmalıyız. Bu genel anlatımı somutlaştırırsak, dünya genelinde makine üretiminde akademik çevrelerde, araştırma kurumlarında, uygulama merkezlerinde geliştirilen ve açık kaynaklara yansıyan veri, enformasyon ve bilgileri derleyen bir yapıya ihtiyacımız var. Makinelerin fiziki bileşenlerinde, akıllı bileşenlerinde ve bağlantılarında hangi teknik gelişmelerin öne çıktığı konusunda üreticinin gerekli bilgilerle donanması hayati öneme sahip.
Zihinsel anlamda merak alanlarımızı genişletmezsek, olup bitenlerle ilgili veri, enformasyon, bilgi ve anlama derinliği oluşturan mekanizmalar kurmazsak, analizle değil, görgüyle iş yapmayı sürdürürsek, Endüstri 4.0 aşamasının makine üretimine uyum sağlaması beklenmemeli. Bugün iyice netleşmiştir ki, sanayideki dördüncü aşama gelenekle olan bağları kopmakta, zihinsel anlamda da radikal değişim ve dönüşümler gerekmektedir. Ülkemizin makine üretiminde çok ciddi bir «iş istihbaratı” ihtiyacı vardır; bu ihtiyacın sınırları çizilmeli, kapsama alanı belirlenmeli, kolektif kaynakların desteğiyle üreticinin “erken uyarısı” ciddi yapılarla desteklenmelidir.
Sektörde entelektüel taban oluşturma, medyada ihtisas muhabirlerini çoğaltma, kitle haberleşme araçlarında oluşumları genel eğilimleri ile ayrıntı dinamiklerini dengeleyen tartışmalar yaparak, “makine üretimini toplumsallaştırma” bir numaralı sorunumuzdur.
2- Rekabet edebileceğimiz alan belirleme: Makine üretiminde hızlı ve etkin gelişme yaratmamızın ikinci adımı, rekabet şansımız olan alanları belirleyerek önceliğe göre kaynak tahsisi yapmaktır.Her makineyi üretmemiz gerekir mi? Ülkemizdeki bugünkü veriler, üreticinin alan seçmesi için yeterli midir? Teşvik sistemlerimiz rasyonel önderlik yapıyor mu? Öncelikleri belirleme konusunda girişimci birinci derecede sorumludur ama toplumun yönlendirici kurumlarının da destek sağlaması gerekir.
Makinecilerimiz dünya koşullarını gözeten “alan belirleme” çalışmalarını yapmalı, kamu yetkileri, bürokrasi ve sivil inisiyatiflerinin iş birliğiyle yol haritası belirlenmelidir. Bu konu, entelektüel taban, sağlıklı bilgiden sonra gelen adımdır; analitik yetenek geliştirilmeden bugünün dünyasında var olmak mümkün değildir.
3- Makine üreticilerinin sermaye bağlaması: Ülkemizde makine üreticilerinin yeterli sermaye sahibi olmadığını biliyoruz. Endüstri 4.0 bağlamında, hem üretim tesislerinin yenilenmesi hem de yeni ihtiyaçlara göre donanımlar satın alınmasında önemli yatırım ihtiyaçları olacak. Makine üreticilerinin fiziksel bileşenler, akıllı bileşenler ve bağlantı bileşenleri konusunda yatırım yapacağı alanla ilgili ön-araştırmaları yaparak net bilgi sahibi olması, sermayenin doğru yere, doğru zamanda, doğru miktarda bağlanmasına yardımcı olacaktır.
Geçmişte olduğu gibi, fuarlarda, sergilerde ya da başka alanlarda ön-inceleme yapmadan, gerekli bilgiyle donanmadan yatırım yaparsak; gereksiz makine-donanıma, gereksiz harcamalar yapma tuzaklarına yakalanırız. Her zaman altını çizdiğimiz gibi, donanımlı ihtisas organize sanayi bölgeleri ve üretim mülkiyetine dayalı yer tahsisi de sermaye bağlamında denge kurmanın bir başka aracıdır.
4- Doğru eşleştirmelerle potansiyelimizi değerlendirme: Özellikle gelişmiş ülkelerdeki makine üreticileriyle eşleşme stratejisi de makine üretimi sektörümüzün temel sorunlarından bir diğeridir. Almanya örneğini ele alalım. Bu ülkede orta ölçekli işyerlerine dayanan makine üretiminde ülkemiz makinecileriyle işyerlerinin eşleştirilmesi talebi artacaktır. Almanya’ da iyi bir analiz yapılarak, iş birliği yapmak isteyen kuruluşlarımıza rehberlik edecek yapılar da makine üreticilerinin sağlıklı gelişme yaratmalarında etkili bir araç olabilir. Genel ve kategorik yaklaşımlarla, makine üreticilerini gerekli bilgiye donatmadan sektörü uluslararası düzlemde söz sahibi olabilecek bir düzeye taşıyamayız. Makine üreticilerimizin mesleki örgütleri eşleştirme stratejisi konusunda doğru öneriler geliştirecek yerlerdir. Makine üreticileri, siyasi irade, bürokrasi, sivil insiyatifler ve medyanın eşleştirme konusunda net bir stratejiyi kendi aralarında meşrulaştırmaları, sağlıklı ve hızlı gelişmenin gerek şartıdır.
5-Doğru teşvik sistemleriyle etkin yönetişim sağlama: Teşvik sistemleri, sektörlerin gelişmesinde “kaldıraç” görevini yerine getirir. Ülkemizde teşvik sistemleri, kamuoyuna açıklanan hedeflere ulaşmamız konusunda yardımcı olamamıştır.
Teşvik mekanizmalarının yeniden düzenleneceği bir eşikteyiz: Düzenlenecek teşvik sisteminin bir dizi soruya doğru yanıt vermesi gerekir: Dünya makine üretimi yeni teknolojiler bağlamında nereye gidiyor? Makine üretimi konusunda Ar- Ge çalışmaları ve tasarım çalışmalarının odaklandığı alanlar nelerdir? Ülkemiz makine üreticilerinin olanakları ve kısıtları nelerdir? Dünya genelindeki yeni eğilimlerin yarattığı fırsatlar ve tehditler nelerdir? Ülkemiz makine üreticilerinin başta üretime bakış açıları, donanımları, eğitim sisteminin nitelikli iş gücü arzı yaratma düzeyi konusunda nesnel durumu nedir? Benzeri bir dizi soruyu kendimize yönelterek, fırsat ve tehlikelerle, olanak ve kısıtlarımız arasında uygun dengelerin nasıl kurulacağına ilişkin siyasi iradeye, bürokrasiye net çözümler sunmanın zamanıdır. Teşvikler mekan-odaklı, sektör odaklı olmaktan çıkarılarak proje-odaklı hale gelmeli, yatırım aşamasında fizibilite değerleri ile uygulama değerleri arasında sapmalar mutlaka “geri-bildirimlerle” belirlenmeli, ince ayarlar yapılmalı, “sistemli ve ödünsüz gözetim ve denetim” sağlanmalıdır.
Ülkemizde makine üretimi konusunda birikimi görmezden gelemeyiz. Bu birikimi, yeni ihtiyaçları karşılayacak nicelik ve niteliklere kavuşturabilmemiz için “kritik eşikte” olduğumuzu herkes bilmeli, içselleştirmelidir ki hak ettiğimiz düzeyi yakalamak mümkün olsun. Biz makine üretiminin içinde olmayan, dışardan gözlem yapan insanlarız. Burada önerilenlerin eksikleri tamamlanır; yanlışları düzeltilirse, o görevi yapanlar bizi zenginleştirir. Ülkemizde makine üretiminin sorunlarını açık ve net olarak tartışmalıyız ki, geçmişte yapılan hataları tekrar etmeyelim.